GMRTC

Epitermal Altın Yatakları: Alterasyon Modelini Ortaya Çıkarın

Epitermal altın yatakları sığ derinliklerdeki hidrotermal aktivitenin, genellikle fay ve çatlaklar gibi açık boşluklara altın ve gümüş gibi değerli metalleri yerleştirmesiyle bilinir. “Epitermal” terimi 1894 yılında yayınlanan “The Gold Quartz Veins of Nevada City and Grass Valley Districts, California” ile ilk kez Waldemar Lindgren tarafından kullanıldı. Altın fiyatlarındaki artış ve gelişen teknoloji sayesinde bu tip yataklardan elde edilen tenör giderek cazip hale geldi. Bunlara olan ilginin oldukça fazla olmasının bir sonucu olarak, aşınmış ve mostra vermiş yatakların büyük bölümünün keşfi yapılmıştır. Henüz tespit edilmemiş; kısmen veya hiç aşınmamış eski hidrotermal sistemlere dair aramanın yapılmasının riskli olduğunu düşünürsek, tüm ipuçlarını değerlendirmenin önemli olduğunu söyleyebiliriz. Saha çalışmaları ve sondajlarda gözlenen litoloji unsurları bize birçok konuda ipucu veriyor. İpucu kriterlerinden hidrotermal yataklar için en önemlileri olan arjilik ve propilitik alterasyon zonlarının keşfini, alterasyon modeli üzerinden inceleyerek, bu yazımızda masaya yatırıyoruz.

Uyarı:  Sağ alttaki “ayarlar” butonuna basarak video kalitesini en iyi hale (1080p) getirebilirsiniz. Mevcut ayarlarınız veya bağlantı hızınız dolayısıyla video kalitesi ön seçiminiz, okuma ve detayları görmekte zorluk çekmenize sebep olabilir.

Konu Kesitleri

Aşağıdaki başlıkları madde numarasıyla videodan da takip edebilirsiniz, ilgili konu başlığının bulunduğu noktada videoyu durdurup bölümü tekrardan izlemeniz, detaylarla tekrardan değerlendirmeniz faydalı olacaktır. Videonun hızını düşürerek daha verimli sonuçlar elde edebilirsiniz.

Ayrıca aşağıdaki makaleleri de incelemenizde fayda var.

1. Oligosen sonrası bir zaman... (Veya Yellowstone’da bugün)

  • Sıcak su ılıcaları ve onları besleyen faylarla ilişkisi

2. Sığda gelişen faylar boyunca yeraltında akış halinde olan sular, birleşip belirli noktalardan yer yüzüne çıkabilirler

  • Yer yüzüne ulaşan her sıvı metal taşımak zorunda değildir.

  • Genellikle pH seviyesi 5-7 arasında seyreden 50-350 santigrat arasında sıcaklıktaki sular, eser miktarda altın, gümüş gibi değerli metalleri ve bunun yanı sıra diğer baz metaller hareket halindedir.

  • Sular yüzeye ulaştıklarında 1-10 arası geniş bir skalada pH değerine sahip olabilir.

  • Metal taşıyan asidik sıcak sular, yeraltında içinden geçtiği faylar boyunca silis, karbonat ve metali bırakıp, geçtiği kanalın etrafına da nüfuz eder.

  • Genellikle fay veya açık boşluklara bıraktığı farkılı geometriye sahip kütleler cevheri teşkil eder.

  • Sıcak suların bu geçişi sırasında asidite ve sıcaklığa bağlı düşük de olsa bir metamorfizmaya sebep olmalarının sonucu alterasyondur.

3. Günümüze gelelim, aşınmış, taşınmış, üstü örtülmüş cevheri nasıl buluruz?

  • Cevherleşme niteliği taşıyan veya taşımayan alterasyon kütleleri kısmen veya tamamen aşınmış olabilir.

  • Aşınma sonucu yüzeyde cevher kütlesini görüyorsanız şanslısınız, gerisini getirmek nispeten kolay. Fakat günümüze dek birileri bunların büyük çoğunluğunu tespit etmiş.

  • Aşınmış olan kısımda olası cevherleşmeye sebep olabilecek bir “hidrotermal aktivite”nin izlerini görebilirsiniz. Burada şanslı olmaktan fazlasına ihtiyacınız var.

  • Gördüğünüz alterasyon izlerini tanımanız önemli. Tespit ettiğiniz alterasyon emareleri sistemin neresinde olduğunuzu işaret edecek.

  • Sondajlarla kestiğiniz tüm litoloji ve saha çalışmalarından elde ettiğiniz verilerde bunları aramalısınız.

  • Elde ettiğiniz bu bilgilerle, hangi tür cevherleşmeyi, nerede, nasıl arayacağınızı belirleyeceksiniz, arama faaliyetlerinizi şekillendireceksiniz.

  • O sebeple bu emareleri oldukça iyi tanımanız, yorumlamanız veya tanıyan birilerine bu sondajları ve mostraları göstermeniz oldukça kritik.

4. Sondan başlayalım: Ocakta üretimi yapılan bir cevher kütlesinde alterasyonu takip edelim

  • Hidrotermal aktivitenin oluşturduğu fay ve kırıklanmalar gibi açık boşluk dolgularının etrafında haleler halinde alterasyon gelişir.

  • Bu haleler, cevherleşmenin teşkil ettiği alandan kıyaslanamayacak derecede geniştir.

  • Epitermal cevherleşmeler için tipik bir kesit sunan “Buchanan, 1981” modeli üzerinden alterasyon halelerini tanıyalım.

  • Epitermal cevherleşme ve etrafında gelişmiş alterasyona ait böyle bir kesiti bulmak oldukça zor. Bunu ancak açık işletme şevlerinde gözlemek mümkün, eğer şevler yıkanmış ve nemli ise.

  • Fotoğrafta bir epitermal cevherleşmenin ortalama uzanım doğrultusuna dik (enine) bir kesitten alterasyon halelerini ve model ile kıyaslamasını hiçbir yerde olmadığı kadar net görüyoruz.

  • Bu kesite göre hidrotermal aktiviteden günümüze dek aşınmış kütle miktarı hakkında fikir yürütebiliriz.

  • Cevherleşmenin “ekonomik” düzeyde metal üretimi (ROM) belirtilen değerli metal seviyesinde gerçekleştirildi.

5. Yer çekimine karşı koyan sıcak sular, buldukları en kolay yolu seçer: açık boşluklar, faylar ve kırıklar

  • Seçtikleri yol mutlak olarak yer çekimine zıt ve deniz seviyesine dik olduğu düşünülse de, açık boşluk genişlemesi esnasında kademeli bunları olarak doldurarak ilerlemektedirler.

  • Mevcut damar kütleleri günümüze dek bir çok deformasyona uğrayacaktır, konumları ilksel konumlarından farklı olacaktır.

  • Alterasyon takibini gerektiği gibi yaparak damarın devamlılığı için yapılması gereken sondaj planlarınızı doğruya yaklaştırabilirsiniz.

  • Aksi takdirde damarın körelmediği yerde sondajlarınızı durdurmak gibi yanlış kararlar alabilirsiniz.

6. Açık boşluktaki hidrotermal akışa yaklaşım sunacak olursak, yatık çeyrek daireye benzer uzanıma sahip bir jeotermometreden bahsedebiliriz

  • Bu şekilde damar oluşumu için gerekli hidrotermal akışın yaklaşık yönünü, dolayısıyla değerli metale ait fazların “davamlılık” yönünü ve anizotropiyi kestirebiliriz.
  • Alterasyon zonlarına (özellikle arjilik) yerleşen metal geniş alanda devamlılık sunmayacaktır. Bu sebeple sondajlarla veya üretimle, bu zonlarda kestiğiniz cevheri doğru yorumlamalı ve modellemelisiniz.

KAPANIŞ NOTLARI

  • Cevher kütlenizi modellerken veya geliştirmek için sondajlar planlarken, alterasyon zonlarını önceden belirlemiş olmanız fark yaratacaktır.

  • Bunun için sondaj karotlarınızı en temiz ve net şekilde fotoğraflamalı, modelleme esnasında sürekli karşılaştırmak üzere en hazır şekilde saklamalısınız.

  • Alterasyon haritanızı layıkıyla yapmalı, mümkünse mobil veya ofiste mineral spektrometresi çalışmalarından faydalanmalısınız.

  • Kaynak modeli veya tenör kontrol modeli, cevherleşme modeli değildir. Cevherleşmenin, istediğiniz kriterleri sağlayan parçasıdır.

  • Yataklanmanın kökenini bulmak için sondaj planlamak yerine, yalnızca cevher kazacağınız yere odaklanmak daha faydalı olacaktır.

  • Jeologun ütopik hayallerini yadırgamayın, stok sahasındaki cevher azaldığında gerekli olacak.

  • Bilgilendikten sonra “doğayı anladım” diyerek karar verdiğinizde, sonucun öyle olmadığını göreceksiniz.

  • Anlamaktan çok yaklaşmayı tercih edin, doğa sandığınızdan fazla mükemmel.

Maden arama, modelleme, işletme ve iş geliştirme deneyimlerinizle yazıda konu edilenler örtüşebilir, çözüm teşkil edebilir. Fakat işiniz özelinde birçok etkenin farklı sorunları beraberinde getireceğini unutmayın. Bu sebeple, potansiyeli en verimli şekilde kazanca dönüştürmek için tüm verileri bir arada değerlendirmek üzere uzman danışmanlardan destek alınız.

Yazılar hakkında merak ettikleriniz, teknik destek ve danışmanlık için iletişim sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.

İLETİŞİM

Sitemizden alıntı ve kopyalama yapmadan önce info@gmrtc.com adresiyle iletişime geçebilirsiniz.

GMRTC (www.gmrtc.com) internet sitesindeki tüm unsurlar (yazılar, yorumlar, videolar, görüntüler) aksi belirtilmedikçe GMRTC ürünüdür ve ilgilenen yatırımcılara, profesyonellere ve öğrencilere fikir vermesi amacıyla yayınlanmaktadır. Süreciniz içinde gelişebilecek herhangi bir detay, bu sitede ilgilendiğiniz konuyu etkileyecektir; bu sebeple doğacak zararlarınızdan GMRTC (www.gmrtc.com) sorumlu değildir. Verilen bilgilerle fikir edinmeniz, karar almadan önce tüm verilerinizle uzmanlara danışmanız önerilir.